Büşra Pirgaip
Köşe Yazarı
Büşra Pirgaip
 

Yediklerimiz mi kanser yapıyor yaşadıklarımız mı?

Dünyanın düzenini bozmaya devam ettikçe, doğa bize bunun karşılığını vermeye devam edecek. Tarlada yetişen sebzeler normal şartlardaki büyüme oranını tamamlayamadıkça ya da şöyle de söyleyebiliriz, üretici ürünü bir an önce paraya çevirme kısmında acele ettikçe takviyelerle hızlı büyümeyi, görsel dolgunluğu uygulayabilir hale geliyor. Hepsi böyle değildir tabi ama zaten ürünler birçok aşamadan geçip bize ulaşana kadar yine içerisine birçok madde ekleniyor, yoğruluyor ve kullanıcıya öyle ulaşıyor. Sofralarımıza hepsi yorgun geliyor en başta.. O yüzden %100 sağlıklı beslenmek diye birşey yok. En azından artık yok malesef biz o kısma yetişemedik. Zaten sağlıklı beslenmekte artık yetmiyor, aldığın oksijen, yürüdüğün yol, konuştuğun insanlar, sırtlandığın yükler çok önemli. Bir süre sonra hayat ne kadar iyi beslendiğine değil kendine ne kadar iyi davrandığına bakıyor. Yaşadığın hayattan ne kadar mutlusun mesela? Tek bir mutsuzluğa odaklanıp tüm hayatını mahvediyor musun? yoksa hayatın tüm olumsuzluklarına rağmen küçük mutluluklar buluyor musun kendine? Cevap ikincide saklı. Herhangi bir doktorluk, uzmanlık ünvanım yok bu konuyla ilgili. Ama yakından tanıdığım, yaşadığım hastalar var. Sevdiğimiz insanların bir kısmı ilk aşamada pes edenler, son safhadan dönenler, kaybettiklerimiz ve mücadeleye devam edenler.. İnsan böyle durumlarda sürekli sorguluyor, suçluyor, önce ağlamıyor içine akıtıyor, sonra o sessizlikte çığlık atıyor. Sonunu bilmediğin, kestiremediğin bir savaştasın ve hayata devam etmeye çalışıyorsun herşeye rağmen çok zor. Geçenlerde bir yazı okudum, iyileşmiş bir hastaya doktorlar 1 ay ömrü kaldığını söylüyor ve onu hastanede izleme altına alıyorlar. Adam tam bir ay sonra o gün kalp krizi geçirip vefat ediyor. Stresin hayatımızda yol açtığı şeyler o kadar korkunç ki.. Bunu tahmin edebilseydik belkide hiç kafamıza takmamayı seçerdik. Ama insan bu hengamenin içinde göremiyor, anlayamıyor, anlamlandıramıyor. Evet, çok mükemmel hayatlar yaşamıyor olabiliriz. Fazlasıyla yoruluyor, emeğimizin karşılığını alamıyor olabiliriz. Haketmediğimiz şeyler başımıza geliyor, kötü şeyler duyuyor, kırılıyor, dağılıyor, yeniden başlıyoruz belki de hergün. Ama bir tane hayatımız var. Bunu unutmayın, kendinize hatırlatmak isterseniz hastanelerin onkoloji koridorlarına gidin ve sadece 5 dakika geçirin, herhangi biriyle sohbet edin. Oradan çıktığınızda bakış açınız değişecektir. Hayat, o kadar kısa ki, sizi üzecek hiçbir şeye fırsat vermenize değmiyor. Geç olmadan farkına varın. Hergün gökyüzüne bakın, derin bir nefes alın ve her anın tadını çıkartın.. Yürüdüğünüz yolun, aldığınız nefesin bile.. Çünkü siz çok kıymetlisiniz.
Ekleme Tarihi: 03 Kasım 2021 - Çarşamba
Büşra Pirgaip

Yediklerimiz mi kanser yapıyor yaşadıklarımız mı?

Dünyanın düzenini bozmaya devam ettikçe, doğa bize bunun karşılığını vermeye devam edecek. Tarlada yetişen sebzeler normal şartlardaki büyüme oranını tamamlayamadıkça ya da şöyle de söyleyebiliriz, üretici ürünü bir an önce paraya çevirme kısmında acele ettikçe takviyelerle hızlı büyümeyi, görsel dolgunluğu uygulayabilir hale geliyor.

Hepsi böyle değildir tabi ama zaten ürünler birçok aşamadan geçip bize ulaşana kadar yine içerisine birçok madde ekleniyor, yoğruluyor ve kullanıcıya öyle ulaşıyor. Sofralarımıza hepsi yorgun geliyor en başta.. O yüzden %100 sağlıklı beslenmek diye birşey yok. En azından artık yok malesef biz o kısma yetişemedik. Zaten sağlıklı beslenmekte artık yetmiyor, aldığın oksijen, yürüdüğün yol, konuştuğun insanlar, sırtlandığın yükler çok önemli.

Bir süre sonra hayat ne kadar iyi beslendiğine değil kendine ne kadar iyi davrandığına bakıyor. Yaşadığın hayattan ne kadar mutlusun mesela? Tek bir mutsuzluğa odaklanıp tüm hayatını mahvediyor musun? yoksa hayatın tüm olumsuzluklarına rağmen küçük mutluluklar buluyor musun kendine? Cevap ikincide saklı. Herhangi bir doktorluk, uzmanlık ünvanım yok bu konuyla ilgili. Ama yakından tanıdığım, yaşadığım hastalar var. Sevdiğimiz insanların bir kısmı ilk aşamada pes edenler, son safhadan dönenler, kaybettiklerimiz ve mücadeleye devam edenler..

İnsan böyle durumlarda sürekli sorguluyor, suçluyor, önce ağlamıyor içine akıtıyor, sonra o sessizlikte çığlık atıyor. Sonunu bilmediğin, kestiremediğin bir savaştasın ve hayata devam etmeye çalışıyorsun herşeye rağmen çok zor. Geçenlerde bir yazı okudum, iyileşmiş bir hastaya doktorlar 1 ay ömrü kaldığını söylüyor ve onu hastanede izleme altına alıyorlar. Adam tam bir ay sonra o gün kalp krizi geçirip vefat ediyor. Stresin hayatımızda yol açtığı şeyler o kadar korkunç ki..

Bunu tahmin edebilseydik belkide hiç kafamıza takmamayı seçerdik. Ama insan bu hengamenin içinde göremiyor, anlayamıyor, anlamlandıramıyor. Evet, çok mükemmel hayatlar yaşamıyor olabiliriz. Fazlasıyla yoruluyor, emeğimizin karşılığını alamıyor olabiliriz. Haketmediğimiz şeyler başımıza geliyor, kötü şeyler duyuyor, kırılıyor, dağılıyor, yeniden başlıyoruz belki de hergün. Ama bir tane hayatımız var. Bunu unutmayın, kendinize hatırlatmak isterseniz hastanelerin onkoloji koridorlarına gidin ve sadece 5 dakika geçirin, herhangi biriyle sohbet edin. Oradan çıktığınızda bakış açınız değişecektir. Hayat, o kadar kısa ki, sizi üzecek hiçbir şeye fırsat vermenize değmiyor. Geç olmadan farkına varın. Hergün gökyüzüne bakın, derin bir nefes alın ve her anın tadını çıkartın.. Yürüdüğünüz yolun, aldığınız nefesin bile..
Çünkü siz çok kıymetlisiniz.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve favorimagazintv.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.